info@seninicinkolayingilizce.com
0000 000 00 00

İlk Seviye

Comparatives and Superlatives (Mukayese Sıfatları)

Comparatives and Superlatives (Mukayese Sıfatları)

Sıfatlar iki şeyi veya ikiden fazlasını karşılaştırabilir. Bu karşılaştırmaları yaptığımızda, karşılaştırmalı ve üstünlük sıfat biçimlerini kullanırız.
Comparatives (Karşılaştırmalı sıfatlar), bir ismi başka bir isimle karşılaştırmak için kullanılır. Bu durumlarda, yalnızca iki öğe karşılaştırılmaktadır. Örneğin, benim boyum senin boyundan daha uzun diyebiliriz.
Superlatives (Üstünlük belirten sıfatlar), üç veya daha fazla ismi karşılaştırmak için kullanılır. Ayrıca bir şeyi bir grubun geri kalanıyla karşılaştırmak için kullanılırlar. Üstünlük belirten sıfatlar, varlıklar arasında daha yüksek düzeyde bir karşılaştırma gösterir. Örneğin, "O Türkiye'nin en güzel kızıdır."
Karşılaştırmalar ve üstünlük belirten ifadeler oluşturmak için...
1- İki şeyi veya iki kişiyi karşılaştırmak için Comparatives karşılaştırmalar kullanırız. Örneğin, She's taller than her husband. (O kocasından daha uzun.)
2- İkiden fazla şey veya ikiden fazla kişi arasındaki farkı göstermek için Superlatives üstünlük belirten ifadeler kullanılır. Örneğin Paris is France's largest city. (Paris, Fransa'nın en büyük şehridir)
3- Karşılaştırmalar ve üstünlükler oluşturmak için sıfattaki hecelerin sayısını bilmeniz gerekir. 

COMPARATIVES (Karşılaştırmalı Sıfatlar)
İki şey ve ya iki kişi arasında değişikliği göstermek veya karşılaştırmalar yapmak için karşılaştırmalı sıfatlar kullanıyoruz
İsimleri (insanlar, nesneler, hayvanlar vb.) tanımlamanın bir yolu, onları başka bir şeyle karşılaştırmaktır. İki şeyi karşılaştırırken, daha küçük, daha büyük, daha uzun, daha ilginç ve daha ucuz gibi sıfatlar kullanırız. Karşılaştırma yaparken sıfattaki hecelerin sayısını bilmemeiz gerekir..Hem anadili İngilizce olanların hem de anadili ingilizce olmayanların yaptığı bir hata, yanlış oluşturulmuş karşılaştırmalı sıfatlar kullanmaktır. Bu yaygın yapılan hataya bir örnek verecek olursak. Örneğin
His cat is more large than my dog. - YANLIŞ KULLANIM
His cat is larger than my dog. - DOĞRU KULLANIM
Cümle Yapısı:
Özne (isim) + Fiil + comparative adjective + than + Nesne (isim).

Tek Heceli Sıfatlar
Tek heceli sıfatlarda karşılaştırma yaparken sıfatın sonuna -er ekliyoruz. 
* Bir sıfat e harfiyle bittiğinde, sadece -r ekliyoruz yani iki e yazmıyoruz. Örneğin;  Wider (Doğru) wideer (Yanlış)
** Bir sıfat ünsüz + ünlü + ünsüz ile bittiğinde son harfi ikiye katlarız. Örneğin Big - Bigger, Hot- Hotter

Adjective Comparative
small smaller
cold colder
light lighter
wide * wider
hot ** hotter


Örnek Cümleler
Is Ayşe older than Sinem? (Ayşe Sinemden daha yaşlı mıdır?)
Adana is much hotter than Kayseri. (Adana Kayseri'den daha sıcaktır.)
Ali is older than Faruk. (Ali Faruk'tan daha yaşlıdır.)
Faruk is younger than Ali. (Faruk Ali'den gençtir.)
Australia is bigger than England.(Avustralya, İngiltere'den daha büyük.)
My house is bigger than yours. (Benim evim seninkinden büyük.)
Non-smokers usually live longer than smokers.(Sigara içmeyenler genellikle sigara içenlerden daha uzun yaşar.)
There are more accidents on this road because it's narrower than the others. (Bu yolda, diğerlerinden daha dar olduğu için, daha çok kaza var.)
The weather was much warmer in England than in Spain last week. (İngiltere'de hava geçen hafta İspanya'dakinden çok daha sıcaktı.)

Sonu -y ile biten iki heceli sıfatlar
Sonu -y ile biten iki heceli sıfatlarda karşılaştırma yaparken sıfatın sonuna -ier ekliyoruz.

Adjective Comparative
crazy crazier
happy happier
early earlier


Örnek Cümleler
My brother has a tidier room than me. (Kardeşimin benden daha düzenli bir odası var.)
I'm feeling happier now. (Şimdi daha mutlu hissediyorum.)
I think Men in Black 1 was funnier than Men in Black 3. (Bence Siyah Giyen Adamlar-1 Siyah Giyen Adamlar-3'ten daha komikti.)
She's a lot happier in the new job than she was in the previous one. (Yeni işinde bir öncekine göre çok daha mutlu.)
This section is easier than the rest. (Bu bölüm diğerinden daha kolay.)
We are going to be busier next month than we are at the moment. (Gelecek ay şu anda olduğundan daha yoğun olacağız.)

İki veya Daha Fazla Heceli Sıfatlar
2 heceli (sonu -y ile bitmeyen) ve daha yüksek (3, 4 heceli vb.) sıfatlar için, karşılaştırmalar yaparken more kullanırız.

Adjective Comparative
handsome more handsome
nervous more nervous
enthusiastic more enthusiastic


Örnek Cümleler
This flower is more beautiful than that one. (Bu çiçek ondan daha güzel.)
It is strange but often a coke is more expensive than a beer. (Tuhaftır ama genellikle kola bir biradan daha pahalıdır.)
My girlfriend is more beautiful than yours. (Kız arkadaşım seninkinden daha güzel.)
His latest film is more exciting than the last one. (Son filmi bir öncekinden daha heyecan verici.)

Düzensiz haller
Bazı sıfatlar ise kuralların dışında düzensiz olarak değişirler. Belirli bir kural olmadığı için de ezberlenmeleri gerekir. 

Adjective Comparative
good better
bad worse
far *** further / farther
little less
many / much more


Örnek Cümleler
I'm better now than yesterday. (Şimdi dünden daha iyiyim.)
Valencia played worse than Real Madrid yesterday. (Valencia dün Real Madrid'den daha kötü oynadı.)
A holiday by the sea is better than a holiday in the mountains. (Deniz kenarında bir tatil, dağlarda bir tatilden daha iyidir.)
The weather this summer is even worse than last summer. (Bu yaz hava geçen yazdan bile daha kötü.)
She's got less money than you, but she doesn't care. (Senden daha az parası var, ama umursamıyor.)

SUPERLATIVES (Üstünlük Belirten Sıfatlar)

Tek Heceli Sıfatlar
Tek heceli sıfatlarda üstünlük belirtirken sıfatın sonuna -est ekliyoruz. 
* Bir sıfat e harfiyle bittiğinde, sadece -st ekliyoruz yani iki e yazmıyoruz. Örneğin;  The widest (Doğru) the wideest (Yanlış)
** Bir sıfat ünsüz + ünlü + ünsüz ile bittiğinde son harfi ikiye katlarız. Örneğin Big - The biggest, Hot - The hottest
Cümle Yapısı: Özne (isim) + Fiil + the + superlative adjective + than + Nesne (isim).

Adjective Superlative
small the smallest
cold the coldest
light the lightest
wide * the widest
hot ** the hottest


Örnek Cümleler
Who is the richest woman on earth? (Dünyadaki en zengin kadın kimdir?)
He was the cleverest thief of all. (O, en zeki hırsızdı.)
London is the largest city in England. (Londra, İngiltere'nin en büyük şehridir.)
The London underground, the tube, is the oldest underground in the world. (London underground, dünyanın en eski  yeraltı tünelidir.)
The hottest desert of all is the Sahara and it's in (Africa. En sıcak çöl Sahra ve Afrika'da.)

Sonu -y ile biten iki heceli sıfatlar
Sonu -y ile biten iki heceli sıfatlarda üstünlük belirtirken sıfatın sonuna -iest ekliyoruz.

Adjective Superlative
crazy the craziest
happy the happiest
early the earliest


Örnek Cümleler
It was the happiest day of my life. (Hayatımın en mutlu günüydü.)​
He’s the clumsiest person I’ve ever seen. (O gördüğüm en sakar insan.)
The happiest moment in my life were the birth of my son. (Oğlumun doğumu hayatımdaki en mutlu andı.)
I think that he is the angriest child of the house. (Evin en sinirli çocuğu olduğunu düşünüyorum.)

İki veya Daha Fazla Heceli Sıfatlar
2 heceli (sonu -y ile bitmeyen) ve daha yüksek (3, 4 heceli vb.) sıfatlar için, üstünlük belirtirken the most kullanırız

Adjective Superlative
handsome the most handsome
nervous the most nervous
enthusiastic the most enthusiastic


Örnek Cümleler
He thinks that Chinese is the most difficult language in the world. (Çincenin dünyadaki en zor dil olduğunu düşünüyor.)
Who is the most talkative person in your family? (Ailenizdeki en konuşkan kişi kim?)
This is the most interesting book I have ever read. (Bu şimdiye kadar okuduğum en ilginç kitap.)
Which is the most dangerous animal in the world? (Dünyadaki en tehlikeli hayvan hangisi?)
This place is one of the most famous London sights.(Bu yer Londra'nın en ünlü turistik yerlerinden biridir.)

Düzensiz haller

Adjective Superlative
good the best
bad the worst
far *** the furthest / farthest
little the least
many / much the most


Örnek Cümleler
Show me the best restaurant downtown. (Bana şehir merkezindeki en iyi restoranı göster.)
Ayşe has the least courage of them all. (Ayşe’nin hepsinden en az cesareti vardir.)
This problem is the least important of all. (Bu sorun en az önemli olan sorundur.)
He is the best player in the team. (O takımdaki en iyi oyuncudur)
She speaks English the best of the three. (Üçünün içinde İngilizceyi en iyi o konuşuyor.)

► More and more ve  -er and -er kalıbı bir şeydeki artışı veya azalmayı vurgulamak için kullanırız.
The balloon got bigger and bigger.(Balon gittikçe büyüyor.)
Everything is getting more and more expensive. (Her şey gittikçe daha pahalı hale geliyor.)
My grandfather is looking older and older. (Büyükbabam daha yaşlı görünüyor.)
She is becoming more and more aggressive. (O gittikçe saldırganlaşıyor.)
The weather is getting colder and colder. (Hava gittikçe soğuyor.)
Life is getting more and more difficult. (Hayat giderek zorlaşıyor.)
The smell became nicer and nicer. (Koku gittikçe güzelleşti.)
The weather is getting hotter and hotter. (Hava gitgide ısınıyor.)
The footballers are becoming more and more aggressive. (Futbolcular gitgide saldırganlaşıyor.)
Her health was getting worse and worse. (Sağlığı gitgide kötüleşiyordu.)

The - er, the - er ve the more …, the more​ kalıbı iki şeyin birbirini etkilediği durumları, bir şey değiştiğinde, diğer şeyin de değiştiğini anlatmada kullanılır.
 "The more ... the more" yapısı Türkçe'de "Ne kadar .. o kadar"a karşılık gelir. Tek heceli ya da düzenli olmayan sıfat veya zarflarda "The more ... the more" yapısı değişir.
The more you work, the more you earn. (Ne kadar çok çalışırsanız, o kadar çok kazanırsınız.)
The more you earn, the more you want. (Kazandıkça daha çok istersiniz.)
The older I get, the younger I feel. (Yaşlandıkça daha genç hissediyorum.)
The more you give, the more you receive. (Ne kadar çok verirseniz, o kadar çok alırsınız.)
The more we learn, the less we know. (Ne kadar çok öğrenirsek, o kadar az biliyoruz )
The faster he ran, the more tired he became. (Hızlı koştukça yoruldu.)
The more funny he is ,the more we enjoy him. (Ne kadar komik olursa, ondan o kadar zevk alırız.)
The more I learn, the more I know. (Ne kadar çok öğrenirsem, o kadar çok biliyorum.)
The fewer years I study, the more years I will work. (Ne kadar az yıl okursam, o kadar çok çalışacağım.)
The more we helped,the worse the situation became. (Ne kadar çok yardım edersek, durum o kadar kötüleşti.)
The fewer problems you have, the better you feel. (Ne kadar az problem yaşarsanız, o kadar iyi hissedersiniz.)
The larger the house is, the better. (Ev ne kadar büyük olursa o kadar iyi olur.)
The faster you write, the more illegible your writing will be. (Ne kadar hızlı yazarsan, yazın o kadar okunaksız olur.)
The more candidates there were, the more difficult the exam was. (Ne kadar çok aday varsa, sınav o kadar zordu.)
The more it rains , the more serious the problems become. (Ne kadar yağmur yağarsa sorunlar o kadar ciddileşir.)
The louder it became, the more we saw things falling down. (Ses yükseldikçe, düşen şeyleri gördük.)
The more we saw, the less we could believe. (Ne kadar çok görsek, o kadar az inanabiliyorduk.)
The less I see him the more I like him. (Onu ne kadar az görürsem, onu o kadar çok seviyorum.)
The more he reads, the less he understands. (Ne kadar çok okursa o kadar az anlar.)
The older we grow, the wiser we become. (Yaşlandıkça daha akıllı hale geliriz.)
The higher you climb, the colder it gets. (Ne kadar yükseğe tırmanırsan o kadar soğur.)
The richer one grows, the greater one’s worries. (Zengin büyüdükçe endişeleri artar.)
The less you spend, the more you save. (Ne kadar az harcarsanız, o kadar çok tasarruf edersiniz.)
The sooner they go, the better it is. (Ne kadar erken giderlerse o kadar iyi olur.)

Bir cümle eğer the + comparative ile başlıyorsa, ikinci cümlenin de the + comparative ile başlaması şarttır. Bu yapı, iki durumun birbirine bağlı olarak değiştiğini ifade etmek için kullanılır. Böyle bir kullanım Superlative Form’da yoktur.
The slower you drive, the better I’ll feel. (Ne kadar yavaş sürersen o kadar iyi hissedeceğim.)
The more you eat, the fatter you get. (Ne kadar yersen o kadar şişmanlarsın.)
The harder you study, the faster you’ll learn. (Ne kadar sıkı çalışırsan o kadar hızlı öğrenirsin.)

► Sıfatları kullanarak eşitlik ifade etmek istediğimiz zaman ise as … as kalıbını kullanırız.
This dictionary is as small as a booklet. (Bu sözlük bir kitapçık kadar küçüktür.)
Old cars were as comfortable as modern cars. (Eski arabalar modern arabalar kadar konforluydu.)

DİĞER KONULAR

HIZLI İLETİŞİM

Sorun Ve Şikayetlerinizi Bize Hızlı Bir Şekilde Bildirin